Yazılar

kime, neye ne kadar güvenmeli? muhasebe?

Bu yazı bir şeylere cevap vermek için değil, sorgulamaya ve düşünmeye sevk etmek için? Aşağıdakileri ne kadar güvendiğinize göre sıralayın, kişiliğiniz, karakteriniz ortaya çıkacak.

  • anne
  • baba
  • ülke
  • devlet
  • millet
  • arkadaş
  • kardeş
  • hukuk
  • adalet
  • maliye
  • ordu
  • polis
  • bakanlıklar
  • bakanlar
  • milletvekilleri
  • belediye başkanları
  • vatandaşlar
  • halk
  • işçiler
  • işverenler
  • kanunlar
  • anayasa
  • memurlar
  • bürokratlar
  • hakimler
  • avukatlar
  • savcılar
  • doktorlar
  • itfaiye
  • ormancılar
  • komşular
  • komşu ülkeler
  • şoförler
  • bilişimciler
  • istatistikçiler
  • tüik
  • denetleme kurumlar
  • yargı
  • yasama
  • yürütme
  • yargı bağımsızlığı
  • güçler ayrılığı
  • din adamları
  • mimarlar
  • inşaat mühendisleri
  • elektrik mühendisleri
  • makine mühendisleri
  • eşiniz
  • çocuklarınız
  • öğretmenler
  • hemşireler
  • aşçılar
  • askerler
  • komutanlar
  • akrabalar
  • hak edenin hak ettiği yere gelmesini sağlayan sistem
  • özgürlük
  • adalet
  • bakkal
  • kasap
  • eczaneci
  • market
  • çiftçi
  • alıcı
  • satıcı
  • pazarcı
  • ….

Evet yaz yaz bitmiyor, bunları bir düşünün bakalım, hangisine ne kadar güveniyorsunuz, neden daha çok güvenmiyorsunuz, güveniniz arttı mı azaldı mı? Ve en önemlisi kendinize ne kadar güveniyorsunuz? Hangisini ne kadar kandırıyorsunuz, hangisi tarafından ne kadar kandırılıyorsunuz, kime ne kadar yalan söylüyorsunuz, söylediğiniz yalanlar günden güne nasıl değişiyor? İnsanlara inanmadığınız şeyler söylüyor musunuz? İnanmadığınız şeyleri savunuyor musunuz? Neye inanıp neye inanmadığınızın farkında mısınız?

Hayatın içinde kime ne kadar zaman ayırabiliyorsunuz, kendinize ne kadar zaman ayırabiliyorsunuz?

Kendinize ayırdığınız zaman artıyor mu azalıyor mu? Keyifli geçen zamanlar, kederli geçen zamanlar, nasıl geçtiğini anlamadığınız zamanlar nasıl değişiyor? Boşa geçen zaman azalıyor mu? Ömrünüz kısaldıkça kalan zamanınız içinde kaliteli zamanın oranı artıyor mu? Azalıyor mu?

Yaptığınız iyiliklerin sayısı, kalitesi gittikçe artıyor mu azalıyor mu? Asık suratınızı görenlerin sayısı artıyor mu azalıyor mu? Nefret ettiğiniz kişiler gittikçe artıyor mu azalıyor mu?

manevi değerlerin muhasebesi? vicdan muhasebesi?

yazının yazıldığı saat itibariyle bir klasikle yazıyı kapatalım:

bugün Allah için ne yaptın ya da kutsal saydığın değerler için ne yaptın? Kendin dışında başka bir canlıyı ya da canlıları düşünerek toplamda ne kadar zaman geçirdin? Aklında tüm insanlığın olduğu süre ne kadardı? Yarınlar, gelecek, bundan 5 sene sonrası hiç aklına geldi mi?

Siyasi yazı nedir, ülke meseleleri hakkında deneme…

Siyaset ile uğraşmayan sıradan bir vatandaşın ülke meseleleri ile ilgili yazısı siyasi midir? Bana göre değildir. Sonucunda siyasi bir beklenti olmadığı sürece siyasi değildir, memleket meselesini yazan ve siyasetçi tayfasından olmayan kişilerin yazıları, konuşmaları, düşünceleri siyasi değildir.

Birinci parafta belirttiğim üzere bu yazı siyasi değildir, tarafımdan bu yazı siyasi bir kazanç için yazılmamıştır.

Ülkemizin refahı için sorunları beyin fırtınası vb yöntemlerle listelemeli, önceliklerini belirlemeli, bir sırada bunlar çözülmelidir.

Vatandaşın yukarıdaki işlerin her aşamasında yeri ve rolü vardır. İçinde vatandaşın olmadığı bir süreç anlamlı değildir.

Ülkenin içinde bulunduğu durumda, bu sorunların siyasetçiler tarafından tespit edilmesi, önceliklendirilmesi ve etkin bir çözülmesi mümkün değildir. Çünkü siyasetçiler sorunun bir parçasıdır. Sorunun parçası olan o sorunu çözemez.

Sorunun çözümü vatandaşın tetiklemesiyle başlayacak bir süreçtir, siyasetçiler bu çözümü başlatamaz.

Cehaletten beslenen siyasi kesim, varlığının devamı için cehaletin devamını ister, cehaletin bitmesini istemezler. Hitap ettikleri kesim dolayısıyla geleceği planlamazlar, hep günü kurtaracak, gündemi bulandıracak gündelik meselelerle uğraşırlar, iki ileri bir geri ülkeyi bulunduğu noktadan ileri noktalara taşıyamazlar. Vatandaşın kendi menfaati için geçmişi kaşıyan, geçmişteki meselelerden beslenen, kısır döngüden başka bir sonucu olmayan konularla uğraşan bu siyasetçi güruhundan uzak durması şarttır. Bu güruhu nasıl anlarsınız? Uzak durmanız gereken bu güruhu nasıl çıktığı yere geri gönderirsiniz? Bunlara yüz vermeye gelmez, bunlar şımartılmaya gelmez.

Uzak durmanız gereken siyasi güruhun özelliklerini listelemek gerekirse:

– bunlar hep geçmiştedir, yaşanan günün, dönemin içindedir. Hep geçmişi kaşır, hep milleti bölecek konu ve gündemlerle uğraşır.

– bunların gelecekle ilgili planları yoktur. Ne ufukları vardır, ne vizyonları. Küresel rekabetle ilgili vatanının ve milletinin üstün olduğu özellikleri bilmez ve bu avantajları kullanan planlar yapmazlar.

– devamı gelecek….

Türk futbolunun düştüğü hal

Başlıkta hata var, çünkü Türk futbolu yok, katma değeri Türklere ait olmayan, Türklerin vatanı olan ama Türkler tarafından yönetildiği şüpheli olan topraklarda çoğunluğu Türk vatandaşı olmayan futbolcular tarafından icra edilen, olayın sadece seyirci kısmında Türklerin çoğunlukta olduğu bir spor dalı olmuştur Türkiye Futbolu.

Aslında Türkler için bir şey ifade etmemektedir. Çaresizlikten, alışkanlıktan, yerine bir şey koyamamaktan bir sürü insan bu sporla vakit geçirmeye çalışmaktadır.

Bu futbola Türk futbolu dememize sebep olabilecek tek gerekçe: sporun bu hale gelmesine sebep olanın Türkler olmasıdır. 3 yabancı, 4 yabancı, x+y yabancı, 10 yabancı, z+y yabancı futbolcu + z+m teknik ekip + yabancı yayın grubu derken Türkler başrol olmaktan çıkmış figürana dönüşmüştür. Artık isteseler de kontrol edemezler. Geriye gidişe kimse devrim de demez, seyircinin çözüme katkı için yapması gereken seyretmemek, şans oyunu oynamamak, ilgiyi bir süreliğine kesmek olmalıdır. Çünkü talep eden konumundaki odur, doğru şeyi talep etmesi ve doğru talep gerçekleşene kadar istediğini tam olarak anlatması ve arkasında durması gerekmektedir.

Depremle bireysel mücadele nasıl olur?

  • Elimizde böyle bir deprem haritası var.
  • Vatandaş olarak yapabileceğimiz şey kırmızı tonlarının yoğun olduğu noktalarda yaşamamaya gayret etmek, vatandaşın bu noktalara rağbet etmemesi gerekiyor. Ama kaç kişi bu haritadan haberdar?
  • Bir şekilde bu kırmızı noktalarda yaşıyorsunuz, ne yapacaksınız?
  • Sağlam binalarda, sağlam zeminli noktalarda yaşamaya çalışmalısınız.
  • Çalıştınız olmadı, ekonomik gücünüz yetmiyor, ne yapacaksınız, bu durumda deprem çantası, çadır vb tedarik etmeniz de zor.
  • Geçmiş zamanın tek katlı gecekonduları daha mı güvenliydi sanki..
  • Daha fazla ileriye gitmeye gerek yok, bireysel olarak yapabileceğiniz çok sınırlı, doğal afetle bireysel mücadelede çok şanslı değilsiniz..
  • Ne yapacaksınız devlete yükleneceksiniz. Ey Devlet o kadar vergi alıyorsun, ey siyasetçiler o kadar vaat veriyorsunuz, doğal afetlerden bizlerin en az etkilenmesi için neler yapıyorsunuz?
  • En basitinden yukarıdaki haritadaki riskli bölgeler ile riski düşük bölgeler arasında nasıl farklı uygulamalarınız var?
  • Koyu kırmızı yerdeki inşaatlar ile sarı yerdeki inşaatların denetim standartları aynı mı? Koyu kırmızı noktaya yapılan bir inşaatın onayı ile sarı renkteki yere yapılmış bir inşaatın sağlaması gereken şeyler aynı mı? Riski yüksek bir yere yapılan inşaatın zeminin sağlam olması şart tutuluyor mu? Malzeme ve işçilik kalitesi ile ilgili gereksinimler daha fazla isteniyor mu?
  • Bu soruları devletimize, hükümetimize sormamız gerekiyor.
  • Bir sefer sormak yetmez, sürekli sormamız gerekiyor.
  • Her sene bir önceki seneye göre ne kadar iyileştik onun hesabını almamız gerekiyor, yok seneden seneye bir iyileşme yoksa, aldıkları vergilerden bu yola harcamaları gerekenleri başka yere harcadıklarını söyledikleri zaman onları görevden almak gerekiyor.
  • İnsanların canını ciddiye almayan devlet yetkilisinin o koltukta daha fazla oturmaya hakkı yok. En azından özür dilemeli, vatandaştan tekrar şans istemeli, kaderini vatandaşın tercihine bırakmalı.

Lafın özü, bireysel olarak istediğiniz kadar mücadele edin, eninde sonunda toplu mücadele edilmesi gerçeği ile karşı karşıya kalıyorsunuz.

Deprem haritası ayrıntısı için: https://deprem.afad.gov.tr/deprem-tehlike-haritasi

İlginç yerlere varan bir Oracle sorun çözüm süreci

  • Oracle Enterprise Manager’da fiziksel yedeğe logların gitmediğine dair bir uyarı gördüm. Availability kategorisinde bas bağıran bir uyarı vardı. Hatalar arasında neler vardı neler?
    – ORA-16055: FAL request rejected
    – ORA-16191: Primary log shipping client not logged on standby
  • Ne olmuştu da yolunda giden log shipping işinde bu sorun çıkmaya başlamıştı?
    – eşitlenen taraflardan birinde etkileyen hesaplarda parola değişikliği olmuş ise, ondan kaynaklı olabilir yazıyordu
    – log lokasyonlarında alan kalmamış olabilir yazıyordu
  • Bendeki durumda değiştirilen bir hesap şifresi yoktu. Birincil sistemden ikincil sisteme taşıma yapan sürecin karşılaştığı hata ile ilgili trace dosyasına bakmak gerekiyordu. Bu trace dosyasına bakmak o kadar kolay değil, o kısım için diag açılıp, trace dosyası incelendiğinde, eşitlemeyi yapan kısmın karşıya oradaki bir trigger yüzünden oturum açamadığı görüldü
  • Bir şekilde birincil sistemde oturum açılmasını engelleyen bir tetikleyici oluşturulmuştu ve bu tetikleyici fiziksel yedeğe taşınmıştı
  • Fiziksel yedeğe bu hain tetikleyici gönderildikten sonra birincil sistemin ikincil sisteme log taşımasını sağlayan mekanizma logon hataları vermeye başladı.
  • Yapılan yüzeysel ilk kontrolde en başta yazdığım hatalar göründü, ve o hataların en yaygın olduğu düşünülen çözüm adımları.
  • Şöyle dikkatli bir şekilde düşününce Oracle tarafından önerilen çözüm adımlarının yaşanan durumu yansıtmadığı görüldü. O yüzden o adımları uygulayıp, onların oluşturacağı riskler hiç göz önüne alınmadı.
  • alert.log dosyasına konuyla ilgili daha detaylı açıklama düşmesi için trace açıldı, arkasından düşen hata fiziksel yedekte bir trigger tarafından logon işleminin engellenmiş olduğunu bariz gösteriyordu.
  • Log taşınmasının devam etmesi için logon olması gerekiyordu, trigger öyle bir trigger idi ki sys kullanıcısının bile bağlantısını engelleyebiliyordu. Yazmak istesen yazamazsın.
  • Sorunla uğraşırken birincil sistemde bu trigger duruyor mu diye kontrol edildi, ne görüldü bilin bakalım: trigger yoktu, silinmişti, ama fiziksel yedekte duruyordu ve data guard mekanizmasının işleyişini engelliyordu.
  • Bir şekilde fiziksel yedekte bu trigger kapatılmalıydı, fiziksel yedek read only olduğu için doğrudan o kapatılamıyordu
  • Tek yapılabilecek tüm sistem tetikleyicilerinin kapatılmasıydı, fiziksel yedekte sistem tetikleyicilerini kapattık
  • fiziksel yedeği yeniden başlattık. bir süre sonra logon gerçekleşti ve loglar birincil sistemden fiziksel yedeğe geçmeye başladılar.
  • fiziksel yedeğe log taşındığının görülmesinden sonra halen o tetikleyicinin durup durmadığını kontrol ettik
  • fiziksel yedekten o zararlı tetikleyicinin silindiğini gördükten sonra sistem tetikleyicilerini etkinleştirdik.

Lafın özü, başka yolla çözülebilir miydi, belki çözülebilirdi, birincil sistemden ikincil sisteme gitmesi gereken loglar scp gibi bir komutla fiziksel yedeğe taşınıp o loglar ile fiziksel yedeğin başlaması sağlanabilir, tetikleyicinin olmadığı görülünce normal işleyişe döndürülebilirdi.

  1. http://manishnashikkar.blogspot.com/2014/08/removing-fatal-ni-connect-error-12170.html
  2. http://martinmeyer.blogspot.com/
  3. https://oraganism.wordpress.com/tag/_system_trig_enabled/
  4. https://oraganism.wordpress.com/2015/08/26/non-working-logon-trigger-on-data-guard-standby-database/
  5. https://www.linkedin.com/pulse/how-recover-archive-gaps-standby-database-using-2-methods-kumar
  6. https://oracle-base.com/articles/11g/data-guard-setup-11gr2
  7. http://www.nazmulhuda.info/shutdown-standby-database-for-maintenance-work
  8. http://quickdbasupport.com/most_used_dataguard.php
  9. http://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:da-nbzblJo8J:www.oracledistilled.com/oracle-database/troubleshooting/data-guard-standby-archive-destination-full/+&cd=11&hl=tr&ct=clnk&gl=tr
  10. http://logic.edchen.org/how-to-resolve-ora-16055-fal-request-rejected/

Mesai dışındaki saatlere verilen sağlık randevuları

Mr, ultrason, film, röntgen gibi tıbbi tetkikler için geç saatlere randevular verilebildiğini biliyorsunuzdur. Kısıtlı kaynakların verimli kullanımı için uygun bir uygulama olduğunu kabul edebiliriz. Ancak bu uygulamanın çalışmasını ayarlarken yaşı daha büyük hastaların randevularının daha erken saate hedeflenmesi daha makbul olacağını düşünüyorum.

Yaşı küçük hastanın geç saatlere kadar hastaneye ulaşımı, yaşlı hastanın ulaşımına kıyaslanarak daha kolaydır.

Sistem belki de bu prensibe göre çalışıyordur ama geç saatte tıbbi tetkik için hastanede gördüğüm yaşlılar yüzünden böyle çalışmıyor olabileceğini, hedeflenen duruma henüz ulaşılmamış olduğunu düşünerek önerimi tekrarlıyorum:

  • kaynak yetersizliği dolayısıyla mesai dışı saatlere verilen tıbbi tetkik randevularında erken saatler daha yaşlılar için, geç saatler de yaşı daha gençler için ayrılsın. Hastalığın öncelik seviyesi hangisindeyse o daha öne alınsın.

Yaşamak güzel şey

“Yaşamak güzel şey” isimli sinema filmi dinlenmiş bir kafayla seyredildiğinde çok iyi geliyor. Mandıra Filozofu’ndan sonra başarılı bir yapım daha.

Kısa süre sonra öleceğinizi öğrenseydiniz ne yapardınız? Soru zor, zamane nesli olarak soruyu beğeniyor ve hayata kaldığımız yerden devam ediyoruz. Sorunun üstünde düşünmek için beş dakika bile zaman ayırmıyoruz. Ayıramıyoruz demiyorum, ayırmıyoruz. Saçma sapan bin türlü şeye zaman ayırıyoruz, bu soru üstünde 10 dakika bile kafa patlatmıyoruz. Genel hatları ile yaklaşırsak, önem sıralaması olmaksızın, neler yazabiliriz listeye:

  • Helalleşmek
  • Önceki başlıkta incelenebilir ama ayrıca yazıyorum: borçları ödemek
  • Kendimize daha çok zaman ayırmak
  • Ailemize daha çok zaman ayırmak
  • İçimizde kalmasını istemediğimiz, yapmak isteyipte yapamadığımız şeyleri yapmak.
  • Vasiyet 🙁
  • Bizden sonra güvende olmasını istediklerimizin güvende olmasına yönelik hamleler.
  • Gözlerimizin açık gitmemesi yapabileceklerimiz..
  • Buraya kendi yapmak istediklerimi yazmak isterdim ama bana kalmasını tercih ediyorum, gizem de güzel şeydir.